Şiirlerimi ve Kitaplarımı Okuyun
Çocukluğumda yazmaya başladım. Yazmak büyük bir serüven... Yazmasaydım ayak altında ezilirdim: Sembolik şiir bana köklerimi gösterdi.
LAYİHA
Ey hiçlik! Sen bereket ver azabıma
Kanımda dolaşan rengi belirsiz acının
Geceden koyu düşlerine sunak kıl bedenimi!
Ey rüzgârlı gece, düşüncenin arsız çağrısı
Bir defa daha dokumak ister kalın nakışını
O, arzunun eşiğinde duran sofu kumarbaz
Yüreğiyle emerken bir peygamberin kanlarını
Tanrılar alkış tutar bu amansız oyununa!
Dünyada varlık, düşte bir sızıntı ile,
Ey hiçlik! Bizim sefil ruhumuzun hislerinden
Nice katı dünyalar yaratan, azabımızı koru:
Onu besle ve güneşten bir sıcaklık ver düşüne
Peri gibi girdiği vakit cinnet saatlerinde,
Bir şairin o durulanmaz arzularının diyârına,
Güç ve ona: Anlasın ve yorulmasın günahla
Bir hiç olduğunu tanımla acının mısralarıyla!
Kara dudaklarından sızan zehirli iksirle,
Zihnimi buğulu bir cam ardına kapatan
Ve düşün ters yüzünde yaşamı emreden,
Ey koyu bir dizenin sembolünü elinde tutan!
Yüreğin dehlizlerinde kızıl bir alevle yürüyen,
Seni görüyorum bir kaybın dirençli uzuvlarında
Bizim sonu gelmez bildiğimiz, elinde baltasıyla
Nasıl da doğruyor düşten bir ormanın dallarını?
İşte! Beraberiz sonsuza dek. Birleşiyoruz usulca
Karanlık, durgun bir gölün diplerine iniyoruz,
Zamanın muazzam burgacı karıyor ruhlarımızı,
Bir tanrıda insan, bir insan da yüce şeytan
Sarılıyor hatıraların uzun kulesine arsızca:
Ne kadar düşlesek ve uyansak da derin uykudan
Suskunun tesiridir, ölümün azami boşluğudur
Bizim canımızda gezgin kılan hiçliğin kartalını!
Görünen o ki, bir anlamanın en yarım hâli
Bizim ayaklarımıza rotasını çizer tanrıların;
Sen, kendi idrakinde bir kral olan savaşçı
Ya vurursun başını ilâhiyatın kör baltasıyla
Ya da şuh bir kelime gibi bâkî kalırsın dünyada!
Dünya diyoruz; yani anlamanın düşten ağı,
Üzerinde avlanmayı bekleyen dört bacaklılar,
Dört etrafını sararak inançlı bir hiçliğin!
Bilincin yorgun düşmüş ayaklarında toplanan,
Zehirli kanların, pıhtılaştıkça isyana dönen
Bir çeşit küfre dönen, mühürlü adımlarını
Evet, sen iyi bilirsin, ey etsiz kelebek
Bir bedenin düşünde izafi bir kelimeyle
Dudakların bestekârıdır bu sonsuz azabın!
En kutlu zamanların ilhamı, ey keskin bıçak
Yorgunuz tanrının küllerinde kıvılcım olmaktan!
Yorgunuz zihnimizde yarını bitmeyen hiçlikten!
Bir basamak daha var: Güneş doğarken
Ayçiçekleri yüzünü çevirir bu yüzden umuda
Bu yüzden, kösnül kalemin kara mürekkebi
Uzun bir yolculuğu düşler en olmadık imgelerle.
Eyvah ki, bir sonucu olmayan acıyı duyan
İşte onun en kutlu kölesidir artık dünyada;
Şehrin tüm kalabalığı ziyaret eder mabedini
Ve hiçbir ruh inançlı değildir hiçliğinde:
Ey bedenimin düşlerinde katledilen saatler
Verin bana, geri verin, daha fazlasını verin
Ahhh... azabımı bağışla ey şeytan, yalvarırım!
Ahmed Halil